Zorla göçe yer bulunamadı
Selendi’deki evleri yakılan 72 Roman yurttaşa vali tarafından ‘Kendi rızamla ayrılıyorum’ yazılı kâğıt imzalatıldığı öne sürüldü. Yakınlarına sığınan Roman aileleri Gördesliler de istemedi. Salihli’ye göç için çalışma yürütülüyor.
Manisa’nın Selendi ilçesinde yılbaşı gecesi başlayan ve 5 Ocak’ta tırmanan olaylar sonucu evleri yakılan 17 Roman aile, Gördes ilçesindeki Hüseyin Baba Mahallesi’nde barındırılıyor. Ancak kalabalık bir Gördesli grup, önceki akşam saatlerinde yaptıkları yürüyüşte uygulamayı protesto etti. Selendi’den gelen Roman yurttaşlar ise, “Devlet yetkilileri bir araya gelsin ve bu işe bir çözüm bulsun. Burada tanıdıklarımızın yanında sığıntı gibiyiz” dedi. Valiliğin, Selendi’den gelenleri istekleri doğrultusunda Salihli’ye göndermek için çalışma başlattığı öğrenildi.
Selendi’de bir kişinin ölümü ve 3 kişinin yaralanmasına neden olan olayların ardından ilçedeki 72 Roman yurttaşa (17 aile), Manisa Valisi Celalettin Güvenç’in “Kendi rızamla buradan ayrılıyorum” yazılı kâğıt imzalattığı öne sürüldü. Güvenç ise “Biz 63 Roman vatandaşımızla sohbet ettik. Bu insanların işsiz, vasıfsız olmasını değerlendirdik. Güvenlik sorunu olmayacağını kendilerine ifade ettik. Kendileri ayrılmalarının uygun olacağını söylediler. Bize yazılı da beyanda bulundular, sürgün söz konusu değil” dedi.
Yurttaşlar önceki akşam saatlerinde Gördes’e gelerek Hüseyin Baba Mahallesi’ne yerleşti. Yaklaşık 2 bin kişinin yaşadığı mahallede nüfusun 300’ünü Roman yurttaşların oluşturduğu öğrenildi. Kitlenin ilçeye gelmesinden rahatsız olan Gördeslilerin bir bölümü, akşam saatlerinde yürüyüş yaptı. “Gördes’te huzur bozucu istemiyoruz”, “Gördes huzurludur huzurlu kalacak” sloganları atan grup, daha sonra olaysız dağıldı. Gördes Esnaf Odası Başkanı Sami Aydın, “Onlar da bizim vatandaşımız ama ilçemizde huzurun bozulmasını istemiyoruz. Bu gelen insanlar ne kazanacaklar da nasıl yaşayacaklar?” dedi.
Hüseyin Baba Mahallesi Muhtarı Mehmet Germen de, şunları söyledi: “Kendi insanımız 17 lira yövmiyeye Akhisar’a zeytin toplamaya gidiyor. Yeni gelenlerin ardından, Gördes’te de Selendi’ye benzer olaylar yaşanır mı diye büyük bir endişe oluştu. Sorunun büyüğü bu insanlar bu şekilde kalırsa Gördes’teki Roman vatandaşlara bakış değişecek. Bundan endişe ediyorum.”
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, konuyla ilgili Manisa Valiliği’ne bir yazı göndererek, olayların önlenmesine yönelik nelerin yapıldığını sordu. CHP’li Başkan Özcan ile BDP’li Başkan Türk olayın büyütülmemesini istedi
Mersin’de sağduyu çağrısı
Mersin’in Kazanlı Mahallesi’nde lise öğrencileri arasında çıkan kavgaya aileler de karışınca gerginlik büyüdü. Mahalledeki Kürt ailelerin birçoğu çocuğunu okula göndermedi. BDP’li Akdeniz Belediye Başkanı ile CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı mahalleye giderek halkı sağduyulu olmaya çağırdı.
Yerleşik halk Arap kökenli yurttaşlarla tarım işçisi olarak gelip yerleşen Kürt kökenlilerin yaklaşık 30 yıldır beraber yaşadığı Kazanlı, bu hafta içinde Arap-Kürt kavgası ile gündeme geldi. Kazanlı Lisesi’nde eğitim gören 2 öğrenci arasındaki kavgaya önce diğer öğrenciler, sonra da aileler karışınca olaylar büyüdü. “Kürtler çocukları dövüyor” söylentisi yayılınca olaylar polisin müdahalesi ve BDP’li Akdeniz Belediye Başkanı Fazıl Türk’ün ikna çabaları ile duruldu. Olaylar yatışsa da Kazanlı’daki Kürt yurttaşlar çocuklarını okula göndermedi. Polis ekipleri de gün boyunca Kazanlı sokaklarında devriye attı ve çevik kuvvet okulun önünde hazır bekletildi.
Olaylar üzerine CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, BDP’li Akdeniz Belediye Başkanı Fazıl Türk ile birlikte mahalleyi gezdi, yurttaşlarla sohbet edip sağduyu çağrısı yaptı. CHP Mersin Milletvekili Ali Oksal ve İl Başkanı Yılmaz Şanlı da yaşananlar hakkında mahalleliden bilgi aldı.
‘Olay kışkırtma’
Görgü tanıklarının ifadelerine göre, olayın bir kışkırtma sonucu çıktığını anladıklarını söyleyen Özcan, “Bizlerin temel gayesi dili, dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun tüm insanlarımızın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı altında kardeşçe yaşamasıdır. Ben Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak 11 yıldır bunun mücadelesini vermekteyim. Bunu bozmaya çalışacak olan insanlar geçmişte oldu, günümüzde olmakta ve gelecekte de olacaktır. Sizlerden isteğimiz bu dönemde hepinizin sağduyulu davranarak, bu olayların büyümesini isteyenlere fırsat vermemenizdir” diye konuştu. Türk de“Yıllardır yan yana yaşıyorsunuz, aynı zor koşullarda üretim yapıyorsunuz. Aranızdaki küçük kavgaların büyütülmesine izin vermeyin” dedi.
Toplumbilimciler ülkede artan çatışmaların yatıştırılması için siyasileri göreve çağırdı
Sosyal çözülme tehlikesi
Toplumdaki kutuplaşmaların çatışmaya dönüştüğünü belirten Sosyoloji Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Birsen Gökçe, ortamın yumuşamasında asıl görevin hükümete düştüğünü söyledi. Sosyolog Hakan Yavuz ise yaşanan toplumsal çözülmenin çatışmayı da beraberinde getirdiğini belirterek, “Türkiye’de kanunsuzluk, anarşi ve toplumsal bağların zayıflaması anlamına gelen anomi dönemi yaşanıyor” diye konuştu.
Sosyoloji Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Birsen Gökçe, Edirne’de DHKP-C propagandası yaptıkları gerekçesiyle 5 kişinin tutuklanmasını protesto eden grubun Edirne’ye sokulmaması ve Manisa’nın Selendi ilçesinde yılbaşı gecesi çıkan tartışma sonrası Roman yurttaşlarla bölge halkı arasında büyüyen gerilimlerin Türkiye’nin her bölgesine yayılabileceği uyarısında bulunarak, “Toplumdaki kutuplaşmalar çatışmaya dönüştü” dedi.
Sosyolog Hakan Yavuz ise, “Türkiye’de kanunsuzluk, anarşi ve toplumsal bağların zayıflaması anlamına gelen anomi dönemi yaşanıyor” diye konuştu.
Edirne ve Manisa’da yaşanan gerginliklere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Gökçe, Türkiye’deki tüm toplumsal kesimlerin son dönemde ciddi bir gerilim ortamına çekildiğini belirterek, yaşanan gerilimlerin sade yurttaşların örgütleyebileceği türden olaylar olmadığını söyledi. Gökçe, “Toplumu oluşturan farklı kesimler, tek bir uyarıyla harekete geçebilir duruma geldiler. Provokatif türden eylemler sade vatandaşların düşünebileceği, örgütleyebileceği şeyler değildir. Ancak kargaşa ortaya çıktığı anda kendini gruplara yakın ya da karşıt gören insanlar olaylara katılma eğilimi gösterecektir. Bu psikolojik bir etkidir ve engellenmesi çok zordur” diye konuştu. ‘Polis gerilimi önleyemez’ Yaşanan çatışmaların iletişim araçları yoluyla pekiştirildiğini de ifade eden Prof. Dr. Gökçe, ortamın yumuşamasının emniyet güçlerinin müdahalesiyle mümkün olmadığını asıl görevin AKP iktidarında olduğunun altını çizdi. Gökçe, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar, medyada yazılanları okudukça gerginlikler artıyor. Herkes yazılanlardan ve izlediklerinden kendine göre sonuçlar çıkarıyor. Ortamın yumuşaması ancak hükümetin bu konuda olumlu, gerilimi giderici söylem ve kararlarıyla mümkün olur. Bu yumuşama emniyet güçlerinin müdahalesiyle olmaz. Emniyet güçleri mahalli olaylara sorumlu bir biçimde yaklaşarak, ancak mahalli çözümler üretebilir. Her olay için bir olumlu yaklaşarak şiddeti azaltabilir ancak ülke genelindeki sorunları çözemez. Hükümet, ülke çapında bu provakatif olayların olmaması için olumlu bir bildiri bir karar yayımlanabilir, ancak bizdeki görüşler ‘şiddet’ haberine konu olur türden. Hükümetten henüz insanları rahatlatacak, şiddeti önleyecek bir adım gelmedi.” ‘Anomi dönemi yaşanıyor’
Sosyolog Hakan Yavuz ise Türkiye’de “kanunsuzluk, anarşi ve toplumsal bağların zayıflaması” anlamına gelen “anomi” döneminin yaşandığına dikkat çekerek, insanların toplumsal yaşama tepkisini terör, etnikçilik, mezhepçilik gibi özünde saldırgan davranışların bulunduğu şekillerde gösterme eğilimlerinin arttığını söyledi. Çatışmanın temelinde “ortak değerlerin yok edilmesi”nin yattığını da vurgulayan Yavuz, “Yaşanan çözülmenin nedeni, millet ya da ulus gibi örgütlenme kavramlarının ayaklar altına alınması ve ortak kimlik yerine bölünmüş kimliklerin öne çıkarılmasıdır. Manisa’da yaşanan olaylarla toplumda Romanlara karşı yerleşen bakış açısının bir sonucudur. Son olaylarda Romanlara karşı bir ayrımcılığın kışkırtıldığı yönündedir.”
Cumhuriyet